4 Ağustos 2021 Çarşamba

Sizi Bilgilendirirken Korkutacak İblis ve 11 Tane Cin Türünün Özellikleri

Sizi Bilgilendirirken Korkutacak İblis ve 11 Tane Cin Türünün Özellikleri



Direk şu bilgiyle başlamak istiyorum. Adem'e secde etmeyip cennetten kovulan şeytan değildir. İblistir. Şeytan, İblis'in öncü askerlerine verilen addır. (Resimler rastgele temsilidir)

  1. 12. Amir



    Amir, tenha ve doğal yerlerde yani dağ, ormanlık ve göllerde değil de tamamen insanların yaşadığı yerlerde bulunan cinlere denir. Bu cinler, genellikle süflî cinlerdir. Yani İslam akaidi dışında yaşayan varlıklardır ve aşırı dini taassup yüzünden de özellikle Müslüman insanlara musallat olmaktadırlar.
  2. 11. Ammar



    Bu tür cinler genelde evlerde yaşarlar. Bu tür cinnler, bir ev de hemen hemen evde yaşayan ailenin evde ki içki ile birlikte yenen yemekler de ve Allâh’ın adının anılmadığı yemeklerde ailenin yemeklerine katılır, nadiren evin niteliğine bağlı olarak hareket ederler.Genelde insanlara yakın yaşarlar ne etliye ne sütlüye karışırlar fakat yine doğaları gereği insanı pek sevmezler, onları rahatsız etmedikçe veya zarar vermedikçe pek varlıklarını belli etmezler. Davetlere icabet etseler de çok yalan söylediklerinden davet edenin başına ilerde illaki bir  gelir.Bunların çoğu İnsanların meşruiyetine girmeyerek kendi hallerinde Allâh’ın adının anılmadığı yemek ve işlemlerde insanlara katılırlar, bazıları çocuklarla oynarlar, bazıları da ev halkından rahatsız olmaları sebebiyle geceleri gürültüler, takırtılar, hışırtılar yaparak ev halkını rahatsız edip kendilerine konak etmeye çalışırlar. Bunlara bazı insanlar gürültücü ruhlar diyerek zamanında ve günümüzde poltergeist adı altında ölmüşlerin ruhlarının orada hala yaşadığını düşünmüşlerdir.
  3. 10. Betr



    İnsanları bağırmaya çağırmaya ve asabileştirmeye uğraşan bu şeytanın emeli de çok büyüktür. Asabileşen insan bir nebze şirazeden çıkmıştır, gözü hiç bir şey görmez ağzından çıkana kontrol sahibi olamaz. Konuşulan şeyler kalp kırma ile sonuçlanacak ki insanların arası kötü olsun bundan iblis zevk duysun isteğine kavuşsun.
  4. 9. Dasim



    Dasim; yemek şeytanı insanın yediğinde, içtiğinde bulunur. Besmelesiz yenenlerden çalar ve yenenlere istifra ederek kirletir.bu şeytanın amacı faydalandığımız yiyeceklerden çalarak ziyana uğratmak ziyanda olan insanı psikolojik açıdan yıkmak. Maddiyatı olmayanın maneviyatı olmaz düşüncesine düşürüp itaat ve taattan alıkoyarak Rabbime ters düşürücü hallere sokmak.
  5. 8. Demon



    Aslen İngilizce şeytanlar anlamına gelse de bu ırka ait belirli bir isim yoktur. Bunun en büyük sebebi demonlar insanlara kendilerini tanrı olarak göstermeleridir, spritualist satanizm vb. dinler de hala daha bu inanış hakimdir. Demon, davetlere kolay gelir ve kibardır ama isteklerine karşı çıkarsanız size cephe alabilir. En büyük kozu ikna gücüdür, isterse size görüntüler ve seslerle kandırabilir. Asla hadim olmazlar.
  6. 7. El Ebyaz



    Peygamberlere ve velilere musallat olanlardır. Peygamberlere hiç bir şey yapamazlar Allah indinde korunmuşlardır. Resulullah efendimizin kıbali bile yasaklanmıştır, onun suretinde gözükemezler. Fakat alimlerin meclisinde bulunarak nifak yapmaya ve akıllarını karıştırmaya çok çalışmışlardır. Çoğu zamanda muzaffer olup alim meclislerini dağıtmışlardır. Her konuda muvaffak olmaya güçleri yeter.
  7. 6. El Ervah



    Ana rahminden itibaren cenine ve doğduğundan itibaren çocukluk sürecini geçirenlere musallat olan, onları ruhsal ve bedensel yönden menfi yönde etkilemeye çalışan cinlerdendir.Sebepsiz yere çocuğu olmayan (doktorlar tarafından çocuklarının olmaması için hiçbir tıbbi sebebin bulunamadığı açıklanan) hanımlara musallat olan cinler, bu türdendir. Ana rahmine girip cenini boğarlar ya da daha ileriki yıllarda çocuğun düşmesine sebep olurlar. Eğer fizyolojik bir sebep yoksa, bu olaydan kurtulmak Allah’ın izni ile çok kolaydır.
  8. 5. Gûl



    Ortadoğuda ortak bir motiftir. Vahşi, acımasız ruhları ve onların kötülüklerini anlatır. Genelde bir bölge içinde göçebe yaşarlar, geçtikleri her bölgede tuhaf işler zuhur eder (filan bölgeye taş yağdı, şu bölgede uluma sesleri var vs.) Genelde korkunç görünürler ama bir bölgede ikamet ederlerse o bölgeye tuhaf bir bereket gelir ama gittiklerinde adeta her şeyi kuruturlar. Genellikle "gulyabani" diyerek efsanelerde anlatılan cadılar şeklinde görünen cinlerdendir. Korkunç görüntülere girerek insanları korkutur ve istediklerini almaya çalışırlar, bazen devasa görünürler.
  9. 4. Hanzep



    Hanzep; namazda ve bütün yapılan ibadetlerde vesveseyi veren, yapılmasına bir türlü engel olmaya çalışan şeytandır. Görevi çok büyüktür aldığı işlerde genelde muvaffak olur.yapılacak bütün hayır işlerde insanın içine vesvese vererek engeller insanın günaha girmesinden çok zevk duyar. Dikkat etmemiz lazımdır içimizden gelen her kötü his ve vesveseler bundandır, tek amacı insanı ibadetinden uzaklaştırıp Allahın yanında kulu lekeli ve kötü göstermektir. Yapılan ibadetlerde oldu mu olmadı mı diye vesveseyi dahi verip insanı kuşkuya düşürür.
  10. 3. Marid



    Maridler cinlerin genelde soylu kısımlarındandır, en tehlikeli cin kısımlarındandır, ne şeytanla ne Allah’la işleri vardır, ateistik bir halde yaşarlar. İnsanlarla iletişime geçmeyi sevmedikleri gibi davet edilirlerse ölümle sonuçlanma ihtimali çok fazladır.Tehlike sınıfında üst düzeyde olan bu cinler, asla ritüellere gelmezler. Ancak çok ilmi konuda üst düzeyde olan, ilim ve irfan sahibi kişilere görünür, konuşurlar. Ormanda genelde bataklık kenarlarında yaşarlar.. Vahşi hayvanların ve insanların kılığına girebilirler. asla kendi bölgelerinden insanların yaşadıkları kalabalık yerlere gelmezler. Zarar verme yetkileri yasaklanmıştır.Marid, kontrol edicidir bütün şeytanları yönlendirir çok haşmetli ve tehlikelidir. hücuma geçtiği insanlarda nefsi ele geçirmeye çalışır. Çoğu zaman hep galip gelerek insanları Allah’ın huzurunda büyük günahlara sevk ve müptela eder. Bütün şeytanlar Allah’ın huzurundan kovalandıkları için insanoğlunun düşmanıdır.
  11. 2. İfrit



    Cinlerin en güçlülerinden olan soyut varlıklardır. İfrit; insanın bedenine girenlerdir ve savaş başlatıp istila edenlerdendir, genelde girdiği bedenin sahibini delirtir ve cürüm hale düşürür. En büyük ameli cinselliktir ele geçirdiği beden ile ilişkiye girer veledi zina türemesini sağlar. Besmelesiz yatan insanın eşi ile paylaşımda bulunur ve yuvasını bozar elde eder. İfritler, tehlike sınıfında en üst düzeyde olan cinlerdir. Zarar verme yönünden ölümcül sonuçlar doğurur. Kişiye hastalık verebilir, gerekirse öldürebilirler. Ancak bu durum onlar için yasaklanmıştır.(Bu yasağa uymayan kabilelerde mevcuttur)İfritlerin, alim kişilere olan haseti bilindiğinden, eski dönem alimlerin ifritlerden korunmak için çeşitli dua ve sembolleri üzerlerinde taşıdığı bilinir. İfritler, ormanın çok sık iç kesimlerinde ve derinliklerinde yaşarlar. Yaşadıkları bölgede vahşi hayvanların ve kuşların barınamadığı söylenir. Asla kendi bölgelerinden insanların yaşadıkları kalabalık yerlere gelmezler. İnsanların kılığına girmezler ve yakın tarihte bir musallat olayları da olmamıştır.
  12. 1. İblis



    Allah; yeryüzünde bir halife (insan) yaratacağını söylediğinde, Melekler O'na yeryüzünde fesat çıkartıp, kan dökecek birini mi yaratmak istediğini sorarlar. Fakat yaratılıp kendilerinden Adem'e secde etmeleri istendiğinde secdeye kapanırlar. İblis ise secde etmez. İblis'e neden secde etmediği sorulur. O kendisinin ateşten, Adem'in ise topraktan yaratıldığı söyler ve secde etmez. Bu durum Tanrının öfkesini çeker. İblis ise Tanrıyla pazarlığa girişir kendisini bu duruma düşüren Ademoğullarını, aynı duruma düşürebilmek için Allah'tan kıyamet gününe kadar izin ister ve o izin kendisine verilir. Melekler ise Allah kendilerini onun gibi yaratmadığı için şükrederler ve bir kez daha secdeye giderler. Müslümanların namazda üst üste iki kez secdeye gitmesi de bu olayı hatırlatmak içindir.

17 Haziran 2017 Cumartesi

Cin çıkarma seansında ölüm

Cin çıkarma seansında ölüm 

İsa Ş.’nin bir saz imalathanesinde yaptığı cin çıkarma seansı sırasında ölen Mesut Kılıç’ın (23) babası Nusret Kılıç, “Hoca oğlumun ayaklarını sarı renkli, kadın iç çamaşırı gibi bir şeyle bağlamıştı. 06 Haziran 2010 Oğlum hocadan kurtarmam için benden çok yardım istedi. Eşim içeri girmemem konusunda beni ikna edince müdahale etmedim. En son duyduğum ‘Sen nasıl babasın’ sözleri oldu. Bu bana çok dokunuyor” dedi. İnşaatlarda boyacılık yapan 4 çocuk babası Nusret Kılıç (50), oğlunun ölümüyle sonuçlanan olaylar zincirini ağlayarak anlattı. Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü mezunu oğlu Mesut’u 3 yıldır hastane hastane gezdirdiklerini belirten Kılıç, şöyle konuştu: Hoca sırtında “Oğlum insanlarla rahat iletişim kuramıyordu. Doktora götürünce panik atak olduğunu öğrendik. Kalbi çok hızlı çarptığı için doktor bir hap vermişti. Bir süre önce bir tanıdığımız bu hocadan bahsetti. Hoca oğlumdan hapları kesip, bir hafta sonra gelmesini istedi. Ben hapların kalp çarpıntısı için olduğunu söyleyince, hoca, ‘O kadar cin senin de sırtına çıksa, senin de kalbin hızlı atar’ dedi. Bir hafta sonra hocanın yanına yine gittik. Hoca kağıda bir şeyler yazdı, ‘Bu cinleri boğacağız’ dedi. 366 lira da para istedi. Parayı verdim. Hoca oğlumdan elini masanın üzerine koymasını istedi, dua okuttu. Sonra beni ve eşimi dışarı çıkarttı. Mesut’un, ‘Baba beni kurtar’ diye bağırdığını duydum, içeri girdim. Hoca çocuğun sırtındaydı. ‘Söylediklerimi tekrarla’ diyordu. Yardımcısı da çocuğun ayaklarını çekiyordu. Beni dışarı çıkarttılar. Eşim de ‘Hoca kuran okuyor. Gitme, çocuğu kurtarsın’ dedi. 


Son duyduğum, ‘Sen nasıl babasın. Beni kurtar’ demesi oldu. Alnında kan Ses kesilince içeri girdim. Oğlum yüz üstü hareketsiz yatıyordu. Hoca ‘Cin çıktı’ dedi. Kalbi atmıyordu. Ağzından köpükler çıkıyordu. Alnında kan vardı. Ambulansı aradık. Gecikince otomobilime bindirip hastaneye götürdük. Hastanede yaşadığını söylediler. ‘Hoca haklı, demek ki baygınlık geçirdi’ diye düşündüm. 20 dakika sonra öldüğünü söylediler. Doktor darp izleri olduğunu söyleyip cenazeyi Adli Tıp’a gönderdi.”Cinci hoca serbest ADLİ Tıp Kurumu’nun hazırladığı ön raporda Mesut Kılıç’ın vücudunda herhangi bir darp ya da işkence izine rastlanmadığı belirtildi. Mesut Kılıç’ın ölüm nedeni “normal” olarak kayıtlara geçti. Adli Tıp’ın “normal ölüm” raporu üzerine gözaltındaki İsa Ş. serbest bırakıldı. Bu bir cinayet ADLİ Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporu görmediğini belirten Nusret Kılıç’ın yeğeni ve avukatı Oktay Keskin ise olayın cinayet olduğunu söyledi. Keskin şöyle dedi: “İsa Ş. neye göre serbest bırakılmış, kaçmaması için nasıl tedbir alınmış, bilmiyorum. Serbest bırakılmasına itiraz edeceğiz. Böyleleri halkın dini duygularını sömürerek geçiniyorlar.” Köyü Cin Çarpmış Evdeki Esrarengiz Yangınların Sırrı Çözülemiyor Van'ın Karakoç Köyde 16 gündür Kumriye Yıldız'ın evinde çıkan esrarengiz yangınların sebebinin cinler olduğu iddia edildi. Bu durum köyde korku ve paniğe neden oldu. Çaresiz kalan köylüler, din adamlarından yardım istedi. Evin bir çok yerine, din adamları tarafından hazırlanan muska ve ayetler asıldı. 8 kişilik Yıldız ailesi de yıllardır yaşadıkları evi terk ederek yakınlarının yanına yerleşmek zorunda kaldı. Van'a 40 kilometre uzaklıktaki 1500 nüfuslu Karakoç Köyü'nde şu günlerde büyük bir korku yaşanıyor.


 Kumriye Yıldız'ın evinde 16 gün önce esrarengiz bir şekilde başlayan yangınlar sürerken, yangınların sebebinin ise cinler olduğu ortaya atıldı. Hergün farklı bir yerde başka bir malzemenin yandığı evde elektronik cihazlar, beyaz eşyalar bile yanarak kullanılmaz hale geldi. Olay üzerine Van Valiliği'ne başvuran aileye, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) tarafından gönderilen giyecekler de yanınca, eşi 5 yıl önce ölen Kumriye Yıldız, oğlu, gelini ve 5 çocuğu 3 gün önce evi terk etmek zorunda kaldı. 


EVİN HER TARAFINA MUSKA ASILDI Sorunlarına çözüm bulmayan ve büyük sıkıntı yaşayan aile, evdeki esrarengiz yangınların sebebini din adramlarına sordu. Din adamları da yangınların sebebinin cinler olduğunu ileri sürünce, korkunun boyutu daha da arttı. Din adamları tarafından yazılan muska ve ayetler evin birçok noktasına asıldı. Sadece erkeklerin dualar okuyarak, girip çıkabildiği evi yıkmaya da korktuklarını söyleyen köylüler, kimsenin kendilerine inanmadığını anlattı.Köylüler, "Bu evde yaşayan insanları kimse kabul etmek istemiyordu. Çünkü üzerlerindeki giysiler bile yanıyor. Biz din adamlarına gittik muska yaptılar. Ancak çare bulamadık. Yangınlar hala sürüyor. Hocalar bu evin terkedilmesi gerektiğini söyledi. İnşallah en kısa zamanda bu yangınlar son bulur. Bizde rahat nefes alırız"dedi. Yakınlarının yanında kalan Yıldız ailesi ise yetkililerden kendilerin yeni bir ev yapmasını istiyor.

Türkiye'de Son Yıllarda Haber Olan Cin Vakalar

Türkiye'de Son Yıllarda Haber Olan Cin Vakaları




Göze çarpmayan pek fazlaa gündeme gelmeyen ama medyayı kendine çekecek kadar önemli doğaüstü olayları buraya ekleyelim, üzerinde düşünüp yorum yapalım diyerek bu başlığı açmak istedim. Eğer sizinde çevrenizde bu şekilde şahit olduğunuz olaylar varsa burada paylaşalım.... KENDİ KENDİNE YANAN EVLER DOSYASI VE TÜRKİYE'DEN CİN HABERLERİ 01.01.2011 YER KIRŞEHİR/KAMAN Kırşehir'in Kaman ilçesine bağlı Çadırlı Kör Mehmet köyünde Sultan Alçay'a (54) ait evde meydana gelen olaylar köylüleri korkutmaya başladı. 1 gün önce yangınların başladığını ifade eden Sultan Alçay, "Çok korkuyoruz, bizim başka kalacak yerimiz yok. Evde kendiliğinden başlayan yangınları söndürmekten bıktık. Eşyalar durup dururken bir anda yanmaya başlıyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Muhtara, jandarmaya haber verdik. Bize bir çare bulunmasını istiyoruz" dedi. Çevredeki vatandaşlar ise, "Evi cinler yakıyor. 


Daha önce de başkalarının başına böyle işler geldiğini biliyoruz. Allah yardım etsin" şeklinde konuştular. Köy halkının da korkuya kapılmasına neden olan yangın için ne yapacaklarını şaşıran Alçay ailesi evde yanan tüm eşyayı dışarıya çıkardı. Dışarıya çıkarılan bazı eşyaların da kendiliğinden alev alıp yanmaya başladığını belirten Sultan Alçay, 4 kız annesi. 3 kızını evlendiren ve 24 yaşındaki Meral Alçay adlı kızı ile birlikte yaşayan Alçay, 6 yıldır kocasından ayrı yaşıyor. Köyde bugüne kadar olağanüstü bir olay yaşanmadığını ifade eden Alçay, çıkan alevlerle baş edemediklerini ifade etti. 2 gün önce küçük yangınlarla başlayan olay, bu gece de devam ederken yangın cep telefonlarına kaydedildi. Evde hiçbir yanıcı madde bulundurulmazken, kayda geçen görüntülerde yangın bir anda başlıyor. Köy Muhtarı Adnan Torun ve birinci aza Hasan Özkeleş'in de izlediği yangınlar için herhangi bir sebep görülemedi. İlk olarak evin kapılarının kapandığı ve anahtarının kaybolduğunu hatırlatan Alçay, ardından televizyon ve telefonların içinden su geldiğini söyledi. Alçay, normalde makinelerin içinden su gelmeyeceğini ve bu duruma anlam veremediklerini kaydetti. Evde ne olacağı bilinemezken, sağlam eşya kalmadığı belirlendi. Yangın sebebi ile tüm eşyayı dışarıya çıkaran ve eşyası tahrip olan Alçay ailesi yetkililerden yardım istedi. TAŞ AİLESİ VAKA 1 07 KASIM 2010YER HATAY/ERZİN Erzin’de vatandaşların evlerinde çıkan esrarengiz yangınlar, günden güne artıyor. İşte vatandaşı korkutan yangınların öyküsü; Geçtiğimiz günlerde ilçede üç kardeşin evi sırasıyla yanmış, nedeni bilinmeyen yangın sonrası üç ev kullanılmaz hale gelmişti. Olayın ardından ilçede bir kaç evde daha yangın çıkmaya başladı. Akıllara durgunluk veren olay Yeni Mahalle’de meydana geldi. Yaklaşık iki ay önce Yeni Mahalle, Akınlar Sokak’ta oturan Hüseyin Taş isimli vatandaşın evinde bilinmeyen bir sebepten dolayı yangın çıkmış, yatak odasında çıkan yangın evde bulunanlar tarafından kısa sürede söndürülmüştü. Yangından birkaç gün sonra aynı evde üç gün içerisinde iki kez daha yangın çıktı. Olaya anlam vermediklerini ifade eden Hüseyin Taş yaşanan olayı tedirginlik içerisinde anlatıyor; ‘‘Evimizde devamlı yangın çıkıyor. Geçtiğimiz aylarda hem bizim evimiz hem de aynı mahallede oturan kardeşlerim Hasan ve Faruk Taş’ın evinde yangın çıktı. Kardeşim Faruk, çocuklarıyla birlikte maddi durumu kötü olmasına rağmen kiraya taşındı. Bu kez de kiraya taşındığı yeni evinde yangın çıktı. Bizim evimizde devamlı yangın çıkıyor. Oturduğumuz evimiz son üç gün içerisinde iki defa yandı.’’ ifadelerini kullandı. Ayakkabı boyacılığı yaparak geçimini sağlamaya çalışan Hüseyin Taş, doğduğu günden bu yana ayaklarındaki rahatsızlıktan dolayı yürüme problemi çekiyor. Yetkililerden yardım etmelerini isteyen Taş, soğuk geçmesi beklenen kışı çadırda nasıl geçireceğinin hesabını yapıyor. Taş ailesini mağdur duruma düşüren yangınlar devam ederken aynı mahallede bir başka evde daha yangın çıktı. Taş ailesinin komşusu olan Eyüp Çekli’nin evinde de nedeni belirsiz bir şekilde yangın çıktı. Eşyaların kendi kendine alev aldığı evde maddi hasar meydana geldi. Yangın çıkan eve Erzin Kaymakamlığı ve belediye yetkililerinin yanı sıra itfaiye ekipleri de intikal etti. Yapılan araştırmalarda yangının çıkış nedenine dair bir bulguya ulaşılamadı. Yaşanan olayların kendilerini korkuttuğunu söyleyen mahalle sakinleri ise evlerinde yangın çıkmaması için dua ediyor. Öte yandan yetkililer, Taş ve Çekli ailelerinin evlerinde çıkan esrarengiz yangınının çıkış sebebini araştırıyor. 


TAŞ AİLESİ VAKA 2 01.12.2010 YER ŞANLIURFA Her şey kendi kendine yanıyor videosunu izle - Haber - Mynet - Video Şanlıurfa'da Taş ailesinin hayatını kabusa çeviren olayı haber yapmaya giden gazeteciler, aile fertler ile avluda röportaj yaptıkları sırada, odada yangın çıktı. Şanlıurfa'da, 4 çocuklu Taş ailesinin yaşadığı tek odalı evde son 3 ayda 30 kez yangın çıktı. Bilinmeyen nedenlerden dolayı günün değişik saatlerinde eşyaların alev aldığı ev, Taş ailesi ve komşularının yardımı ile söndürülüyor. Esrarengiz yangınlardan kurtulmak için değişik yollara başvuran aile fertleri, son olarak gazetecilere yaşadıklarını anlatırken evde yeniden yangın çıktığını görünce sinir krizi geçirdi. Röportaj sırasında çıkan yangın mahalle halkı tarafından söndürülürken, yangın ve aile bireylerinin sinir krizine şahit olan çocuk ve kadınlar ise gözyaşı döktü. Mahalle halkını korkutan esrarengiz yangınlar, 3 ay önce Şıh Maksut Mahallesi'nde Taş ailesinin evinde başladı. Bir gün durduk yere çıkan yangında halı ve bazı eşyaları yanan Taş ailesi, kendi imkanları ile söndürdü. Ancak, anlam veremedikleri yangın bir süre sonra peş peşe çıkıp, evdeki eşyaları küle çevirdi. Sebepsiz yere çıkan yangınlar, evde yaşayan Taş ailesinin fertleri ile mahalle halkının korkuya kapılmasına yol açtı. Yaşananların ardından halk arasında 'Cinler ev yakıyor' söylentisi çıkarken, komşuları Taş ailesinin fertlerini evlerine kabul etmemeye başladı. 3 ay içerisinde 30 kez evleri yanan 4 kişilik Taş ailesinin fertlerinin, kıyafetleri ve yatakları küle döndü. Komşularının verdiği elbiseleri giyip, eski eşyaları kullanarak hayatlarını sürdürmeye başladıklarını söyleyen 35 yaşındaki Belkıs Taş, "Bu yangınlar yüzünden adeta şaşkına döndük. Durduk yere yangın çıkıyor ve eşyalar gözümüzün önünde yanmaya başlıyor. Komşularımızın yardımı ile yangını söndürüyoruz. Odada soba, elektronik bir malzeme olmamasına rağmen yatak ve elbiselerimiz gözümüzün önünde tutuşarak yanıyor. Mahalle halkı da bizim gibi korkuyor ve bizi kimse evine misafir olarak bile almıyor" dedi. 42 yaşındaki tarım işçisi Faruk Taş'ın evinde çıkan yangın mahallelinin korkulu rüyası haline geldi. Komşularının verdiği birçok eşyasının küle döndüğü yangınlar yüzünden bazı komşular Taş, ailesinin yanına ve evlerine yaklaşmak istemiyor. Duyanları şaşkına çeviren olayı korku ve endişe içerisinde anlatan Faruk Taş, "Esrarengiz yangınlar bizi çok korkutuyor. Çoğu zaman, gece yangın çıkar başımıza bir şey gelir diye geceleri uyuyamıyor, nöbet tutuyorum. Cinlerin evi yaktığı söylentileri üzerine, hocalara gidip muskalar yaptırıp, evin dört köşesine yerleştirdik, fakat çözüm olmadı. En sonunda derdimizi anlatmak için Şanlıurfa Valiliğine müracaata bulundum. Ben yaşadığım olayı devlet büyüklerime anlattığım zaman, deli olduğumu düşünerek bana psikiyatri bölümüne gitmemi önerdiler. Perişan durumdayız ve bu yangına su serpecek bir çözüm istiyoruz" diye konuştu. YANGIN SİNİR KRİZİ GEÇİRTTİ 3 aydır Taş ailesinin hayatını kabusa çeviren olayı haber yapmaya giden gazeteciler, aile fertler ile avluda röportaj yaptıkları sırada, odada yangın çıktı. Yangında odada bulunan halı ve üzerindeki eşyalar tutuşup alev aldı. Yangına, mahalle halkı hortum ile müdahale ederken, alevleri gören Halil Çiftçi ise 'Allah' diyerek sinir krizi geçirdi. Sinir krizi geçiren kişi sakinleştirilmeye çalışılırken, yaşananları gören kadın ve çocuklar ise gözyaşına boğuldu Dipnot:Bu aile nin akıbetini cidden merak ediyorum.haberzin.com da çıkmış haber bir yorumcuda şu yorumda bulunmuş; "Hey millet bunun kediyle alakası yok, resimdeki adam bizim mahallede oturuyor adama belediye çadır verdi, çadırıda yandı. kedi nasıl yaksın çadırı, evi.." 21 Eylül 2010 YER YOZGAT/SORGUN Köyde sürekli evi yanan ailenin göç ettigi Sorgun’da evi yine yanmaya devam etti. Geceleri odalara su kovasi koyup, oglu ile dönüsümlü olarak nöbet tuttugunu belirten aile, evini çinlerin yaktigini iddia ediyorlar. Köyde sürekli evi yanan ailenin göç ettigi Sorgun’da evi yine yanmaya devam etti. Geceleri odalara su kovasi koyup, oglu ile dönüsümlü olarak nöbet tuttugunu belirten aile, evini Cinlerin yaktigini iddia edip, çaresiz kaldigini belirtti. Sorgun’a bagli Erkekli Köyü’ nde oturan Incekara ailesinin 6 kez evi, 2 kez tandirligi ve 3 kez de odunlugu yandi. Köyde sürekli evi yanan aile, Sorgun’a göç etmek zorunda kaldi. Ancak Incekara ailesinin evi ilçede yine yanmaya devam etti. Odalara su kovasi koyup, geceleri oglu ile dönüsümlü nöbet tuttugunu da belirten Incekara ailesi, çaresiz kaldigini belirtti. Yaklasik 2 yildir evinin sürekli olarak esrarengiz bir sekilde yandigini iddia eden aile reisi 58 yasindaki Mevlüt Incekara çaresiz kaldigini söyledi. Incekara, ev içerisinde aldiklari bütün önlemlere ragmen esrarengiz yanginin önüne geçemediklerini belirtti. Köydeki evlerinin sürekli olarak yandigini, bu yüzden Sorgun’a göç ettiklerini belirten aile reisi Mevlüt Incekara, “Yangindan kaçmak için Sorgun’a göç ettik. Ancak yangin bizi burada da birakmadi. Evimin her yerinde esrarengiz bir sekilde yangin çikiyor. Çikan yanginlarda evimin bütün esyalari yakti. Ne kadar önlem alsak da bir türlü bu yanginla basa çikamiyoruz.” Dedi. ODALARA SU KOVASI KOYUP, NÖBET TUTUYOR Çikan esrarengiz yangin karsisinda çaresiz kaldigini belirten aile reisi Mevlüt Incekara, “Evin içinde degisik yerler kovalarla su koyup, esyalariminin tutusmasi halinde hemen müdahale ediyoruz. Birlikte kaldigim oglumla dönüsümlü olarak geceleri nöbet tutuyoruz. Köyde çaresiz kaldim. Sorgun’a yeni göç ettigim siralar Kaymakamlik 3 ay ev kirami ödedi. Su anda bir oglum askerde, diger oglum okula gidiyor, hasta bir gelinim ve diyalize bagli hasta esim bulunuyor. Ben devlet büyüklerinden bize yardim etmelerini istiyorum” dedi EVIMI CINLER YAKIYOR Evini cinlerin yaktigini iddia eden aile reisi Mevlüt Incekara, yasanan yangin olaylari karsisinda adeta sok oldugunu söyledi. Incekara, “Simdiye kadar evim bilmedigimiz nedenlerden dolayi defalarca yandi. Önceleri elektrik kontagindan süphelendik. Evimin tüm elektriklerini kestim, yine de yanmaya basladi. Bazen uykudayken bir bakiyorum mutfakta alevler yükseliyor. Benim anlamadigim nokta, mutfak esyalari nasil yaniyor? Bu konuya bir anlam veremiyorum. Maddi durumum olmadigindan dolayi evimi de terk edemiyorum” diye konustu. Esrarengiz yanginin nedenini bir türlü ögrenemediklerini belirten Mevlüt Incekara’nin gelini 20 yasindaki Ebru Incekara ise gelinlik çeyizlerinden geriye çikan yangin sonucu hiçbir esyasinin kalmadigini, 3 aylik çocugu ile birlikte korku içinde yasadiklarini belirtti. 26 ŞUBAT 2011 YER ADIYAMAN/KAHTA Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Narince köyünde yaşayan Çelik ailesinin evi cayır cayır yanıyor. 5 yıldan beri aynı evde oturan aile 1,5 aydan beri rahat uyku uyuyamıyor. Ahmet Çelik ve ailesinin gittikleri her yerde esrarengiz bir şekilde yangın çıkıyor. Gazeteciler yaşanan bu olayı haber yapmaya gittiklerinde evde çıkan iki farklı yangın görüntülendi. Aile çıkan yangınları anlatırken ilk olarak evin ahırında yangın çıktı. Ahırdaki yangını söndürme çalışmaları devam ederken, bu kez de evin oturma odasında duvarda asılı duran mont yandı. Kameraların açık olduğu esnada ortaya çıkan esrarengiz yangınlar gazeteciler ve köylüleri hayrete düşürdü. Ahmet ve Sevran Çelik çifti ile toplam 7 çocuğunun yaşadığı evde 1,5 ay önce başlayan yangınlara çare bulamayan aile can korkusu yaşıyor. 2 gün önce evin küçük kızı Büşra tuvalete girdiğinde üzerindeki montun yandığını ve küçük kızı yanmaktan son anda kurtardıklarını belirten aile fertleri, evin cinler tarafından yakıldığını savunuyor. Evin duvarında, tavanında dahi yangın çıkıyor. Çelik ailesinin evinde bulunun tüm eşyaların yanması nedeniyle eşyalar dışarı çıkartıldı. Aile fertleri yangınların sona ermesi için kurban kestiler fakat yangınlar devam etti. Kahta ilçesinde akrabaların evine gittiklerinde orada evin cinler tarafından taşlandığını, köyde başka bir eve gittiklerinde o evde yangın çıktığını belirten aile fertleri, petrol istasyonunda geceledikleri bir gün petrol istasyonunda da yangın çıktığını ifade ettiler. Kimseye gidemediklerini ve çaresizlik ve korku içersinde yaşadıklarını kaydeden Ahmet Çelik, “Evimizde bu yangın devam ediyor. Bir köşeyi söndürüyoruz, diğer taraf yanıyor. Elbise, yatak ne varsa ateş alıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde bu işi bilen birisi varsa gelip bu ateşi söndürsün. Artık çocuklar korkuyorlar. Ev oturulmaz bir hale geldi. Kendi kendine yanıyor. Evde hiçbir şey kalmadı. Bu konuya çare bilen varsa bize Allah rızası için yardım etsin. Biz nereye gidiyorsak orada ateş devam ediyor. Ben Kahta’ya gittim. Kahta’ya taş attılar ve bütün camlar kırıldı. Bunun üzerine köyde bir yere taşındık orada da yangın çıktı. Biz nereye gidiyorsak orada yangın çıkıyor. 5 seneden beri oturuyorum ama son 1,5 aydır devam ediyor. Petrol istasyonuna gittik, bir gece orada kaldık, orada ateş çıktı. Yangını zorla söndürdük. Misafirliğe gidiyoruz, misafirliğe gittiğimiz yerde yangın çıkıyor” dedi. Ahmet Çelik’in amcaoğlu Yunus Emre Çelik ise yanan elbiseyi göstererek yeğeninin son anda yanmaktan kurtarıldığını dile getirdi. 12 Ağustos 2009 YER BALIKESİR CİNLENEN KIZ VAK'ASI Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı Hamdibey Mahallesi'ndeki cin söylentisi, mahalle sakinlerinin uykularını kaçırıyor. Hamdibey Mahallesi'nde ilköğretim öğrencisi Z.Ö.'nün (12) içine cin girdiği iddiaları, mahalle sakinlerini korkuttu. Küçük çocuğun cinlere karıştığı yönünde 4 gün önce çıkan iddialar, kısa sürede mahalleye yayıldı. Çocuğun kız olmasına rağmen erkek sesi ile konuştuğu, başını 180 derece çevirdiği, içinde başka varlıkların gezdiği, aşırı güçlendiği söylentileri mahallede hızla yayıldı. Baba Arif ve anne Nurgül Ö. ise, evlerinin yakınındaki bir incir ağacında cinlerin yaşadığını, kızın buradan olağan üstü varlıklarla kontak kurduğunu iddia etti.Mahalle sakinlerinin, evin bulunduğu bölgeden geçmeye korktuğu belirtildi. Kelime tekrarları ve bölünmüş kişiliği ile dikkat çeken küçük çocuğun, zaman zaman farklı bir kişiliğe büründüğü öne sürüldü. Mahalle sakinleri, çocuğun bakışlarından çok korktuklarını ifade ederken, bazı vatandaşlar, "Kutsal Damacana" adlı sinema filmindeki karakterle bağlantı kurarak, "Film gerçek oldu" dedi. İddialar üzerine bölgeye giden Sağlık Grup Başkanlığı doktorları, yaptıkları ilk muayenede çocuğun psikolojik bir rahatsızlık geçirdiğini ve psikiyatr gözetiminde acilen tedaviye başlanması gerektiğini söyledi. Uzmanlar, vatandaşlara grip ve soğuk algınlığı gibi bazen insanların akıl sağlığında da sorunlar olabileceğini ifade etti. Çocuğun ailesi ve mahalle sakinleri ise çocuğun acilen nefesi güçlü bir hoca tarafından okunması gerektiğini savundu. Ailenin, Manisa-Söke'deki bir cinci hocaya çocuğu götürebilmek için para temin etmeye çalıştığı ileri sürüldü.Öte yandan mahalle sakinleri, cinlerin yaşadığını iddia ettikleri incir ağacının Ayvalık Belediyesi tarafından kesilmesini istedi. 24.07.2011 YER ANTALYA (REKLAM KOKUYOR) Binada cin ve perinin olduğuna inanan gençler ise geceleri evlerin içerisinde cin ve perileri görüntüleyebilmek için gece görüşlü kameralarla çekim yapıyor. Yaptıkları çekimleri ise sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıyor. Altında bir marketler zincirinin şubesinin bulunduğu binanın dairelerinin 'cinli ve perili' olduğu için boş olduğu söylentileri ise giderek yayılıyor. Mağaza ise söylentileri bina duvarına astığı, 'Cinler periler efsane, indirimlerimiz şahane, cinler periler etiketleri değiştirdiler' afişi ile avantaja çevirdi. ANTALYALILARIN GÜNDEMİNDEKİ BİNA Antalya'nın Muratpaşa ilçesi Meydankavağı Mahallesi, Şehitler Caddesi, Portakal Çiçeği Kavşağı Şehitler Mezarlığı karşısında bulunan 4 katlı Emirler Apartmanı'nın 16 dairesi yıllardır bomboş. Binanın altında ise sadece bir market zincirinin şubesi yer alıyor. Vatandaşın gündemine olan ve geceyarısından sonra garip sesler duyulduğu, kapıların ve pencerelerin yerinden oynadığı iddia edilen binaya kimse taşınmak istemiyor. Bir başka iddiaya göre ise binanın emlak değeri, bu tür asılsız dedikodular ile düşürülmeye çalışılıyor. Bina sahibinin ise kira derdinden uğraşmak yerine binayı komple satışa çıkardığı öğrenildi. SÖYLENTİLER KORKUTUYOR 9. sınıf öğrencisi İlyas Savaş ev hakkında perili olduğuna dair söylemler duyduğunu belirterek,"Evdeki eşyaların kendi kendine hareket ettiğini söylüyorlar. Gece insan sülieti görünüyormuş. Gündüz pek bir şey olmuyor ama gece insanlar korkuyor" derken, Halis Kayatepe(17) ise, "Binaya taşınanlar ertesi gün evi terk ediyorlar. En fazla kalan bir hafta. Çeşitli söylentiler var. Binanın perili ve cinli olduğunu söylüyorlar. Kapılar ve pencereler kendi kendine açılıp kapanıyor diye. Yatak odasında yatanın, banyoda uyandığına dair. Ben binanın içine girmedim. Çünkü korkuyorum" diye konuştu. http://www.bidolu.tv/izle.php?MedID=3448 03.08.2011 YER KAYSERİ/BÜNYAN CİNLİ EV Bünyan’ın Elbaşı Kasabasında yaşayan Mustafa Özyörük ve ailesine ait evde son bir haftadır ilginç olaylar meydana geliyor. Özyörük ailesinin ifadelerine göre ev cinler tarafından talan ediliyor. Ailenin bir başka iddiasına göre ahırda bulunan büyükbaş hayvanlar da yine cinler sebebiyle teker teker telef oldu. Bünyan’ın Elbaşı Kasabasında eşi, oğlu, gelini ve annesiyle beraber aynı evde 22 yıldır oturan Mustafa Özyörük son bir hafta içerisinde evdeki bütün eşyaların cinler tarafından dağıtıldığını iddia ediyor. Elbaşı beldesindeki eve giden haber ekibimiz inanılmaz bir manzara ile karşılaştı. Mustafa Özyörük ve ailesinin iddiasına göre, kendilerine musallat olan cin ya da cinler evde kırılmadık eşya, dağıtılmadık oda bırakmadı. Mustafa Özyörük olayın birer birer telef olan büyükbaş hayvanlarla başladığını öne sürdü. Özyörük cinlerin daha sonra özellikle günün belli saatlerinde ev içerisinde sürekli tahribata yol açtığına şahit olduklarını söyledi. Mustafa Özyörük bu durumun düzelmesi için din adamlarının yardımına başvurduklarını; fakat olayın herhangi bir şekilde çözüme kavuşmadığını ifade etti. Mustafa Özyörük’ün gelini ise evlerine musallat olan cinlerin son zamanlarda yatak odaları dahil bütün odalardaki eşyaları odaların ortasına yığdıklarını iddia etti. Hatta cinlerin yemek anında tepsiyi alıp yere çarptığı öne sürüldü. Mustafa Özyörük kendilerine musallat olduklarını ifade ettiği cinlerden kurtulmak için uzman din adamlarından ve yetkililerden yardım istiyor.

28 Mayıs 2017 Pazar

Hz. Davud’un Kılıcı ve Kitabesi’nin Sırrı

Hz. Davud’un Kılıcı ve Kitabesi’nin Sırrı



Bir zamanlar adeta dünyanın idare merkezi olan ve asırlarca bu vasfını sürdüren Topkapı Sarayı… Bugünkü adıyla ise Topkapı Sarayı Müzesi… Dünyanın manevi başkentlerinden biri olan İstanbul’da, Sarayburnu sırtlarında muhkem bulunan bu müzenin “kutsal emanetler” bölümünde öyle bir parça muhafaza ediliyor ki, o parça, taşıdığı gizemi yıllardır koruyor. Onun sırrı yıllarca birçok araştırmacıyı peşinden sürükledi ama kimse henüz bu gizemi çözemedi. Hz. Davut peygambere izafe edilen kılıç ve onun bir çeşit kripto metodu ile yazılmış kitabesinden bahsediyoruz. İlginç olan ise kitabede, sadece geçmişte kılıcın başından geçmiş olanlardan değil, gelecekte geçecek olanlardan da bahsetmesi.
 
Kehânetlerin bir kısmı gerçekleşti:
Osmanlı’nın (Yavuz Sultan Selim dönemi) Mısır’ı fethedeceği otuz yıl öncesinden yazılı olarak kehanet edilmiş ve “Mısır Fethi” kitabedeki gerçekleşmiş kehanetlerden biri… Kitabe, Osmanlının bitişini de haber veriyor. Ama bizler için asıl merak konusu olan, ondaki, geleceğe ait büyük kehanetin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği.

Kılıcın serüvenin nasıl başladığı, ilk olarak Topkapı Sarayı Müzesinin eski Sabık Müdürü Tahsin Öz tarafından yazılan ve 1953’te yayınlanan “Hırka-i Saadet Dairesi ve Emanat-ı Mukaddese” isimli kitapta gündeme geliyor.
 
“Emsaline Tesadüf Edilemeyecek” (Benzerine Rastlanamayacak) Bir Kılıç:
Topkapı Sarayı Arşivinden Telif Ücreti Ödenerek Temin Edilmiştir.
Bu kitabın 38. ve 39. sayfalarında kılıç ve kitabesiyle ilgili eski müze müdürü Tahsin Öz’ün yazdıklarını aynen aktaralım:
“Bu kılıç, envanteri yapılmak üzere açıldığı sırada, tabanı diğer kılıçlara nazaran daha kalın bir pas tabakası altında idi. Mütehassıs memurlar elile temizlenince, üzerinde insan resimleri ve yazılar bulunmuş ve bunların etüd mevzuu olduğu belirmiştir.
Kılıcın kabzası ağaç üzerine siyah meşin kaplı ve balçağı demirdendir. Uzunluğu 101 santimdir. Tabanı geniş iki ağızlı ve ucu sivridir. Tabanın kabzaya yakın kısmında bir insan resmi bulunmakta olup bir elinde kılıç ve diğer elinde bir kafa tutmaktadır. Bunun altında gayet yüzden hâk edilmiş arabca bir satır bulunmakta olup yazıların arasında cinsini tesbit edemediğimiz (belki Nabatî) bir çeşit yazı daha bulunmaktadır. Son satırda Davud, Süleyman, Musa, Harun, Yuşa, Zekeriyya, Yahya, İsa, Muhammed isimleri okunabilmektedir.
Bu kılıcın demiri beyaz madenden olup fevkalâde keskin ve emsaline tesadüf edilemeyecek bir hususiyet arzetmektedir. Ancak üzerindeki kısmen okunabilen yazılardan mahiyetinin tesbiti imkâsızdı. Bir müddet sonra sarayın Emanat Hazinesi denilen deposundaki eserler tasnif edildiği sırada bakır bir kitâbe dikkatimizi celbetti. Çünkü üzerinde, kılıçtaki resimlerin ayni bulunuyordu. Bu kitabenin bir tarafı 32 satır arabça ve diğer tarafındaki 28 satır da sözü geçen yazı karakterinde idi. Buradaki resim kılıca nazaran daha bariz görülüyordu.
(…) Altında gemiye müşabih bir resim bulunmakta ve baş tarafında 888 tarihi yazılıdır.”


Gariplikler başlıyor (Dördüncü boyutun varlıkları kitabede):
Kılıcın Kitabesi’nin Baş Kısmı
Kılıç ve kitabesiyle ilgili bu teknik bilgilendirmeyi yaptıktan sonra Tahsin Öz, kitabenin hülâsasına geçer. Asıl garipliklerin birbirine geçtiği yer burasıdır.
 
Bu garip kitabenin bir yüzünde, kılıçtakine benzer şekilde (resimde görüldüğü gibi) bir elinde kılıç ve bir elinde de kesik baş tutan figür bulunur; ancak aralarında küçük gibi görünen büyük farklar vardır. Şöyle ki: Kılıçtaki adam resminin -anlaşılmaktadır ki bu resim Hz. Davud’u temsil etmektedir- kafasında huni şeklinde bir külah varken kitabedeki figürün kafasında iki boynuz vardır. Bu durum figürün ayaklarıyla birlikte değerlendirildiğinde bariz bir şekilde anlaşılmaktadır ki bu resim bir cini temsil etmektedir. Çünkü cinin ayakları gibi görünen (yani göstermelik olan) iki şekil aslında ayak değil, Arapçadaki ط (Tı) harfidir. ط (Tı) harfleri, resimden hariç tutularak bakıldığında cinin geriye doğru kıvrılmış ayaklarını görülmektedir. Resim, altıdaki vefklerle beraber değerlendirildiğinde bir tılsıma benziyor.Belki de kılıcın, koruyucu tılsımı olarak yapılmıştır.

Kılıcın Resimli Kısmı
Bir elinde kılıç, diğer elinde kesik baş tutan (kesik baş biraz silik hâldedir) ve
Hz. Davut’un Calut’u öldürmesi olayını betimleyen figür kılıç üzerine
resmedilmiş.
Bakır kitabenin cin resmi bulunan yüzünde, hangi dil ve alfabe ile yazıldığı anlaşılmayan bir metin dikkat çekiyor. Müzenin eski müdürü Tahsin Bey’in “Nabatice olabilir” dediği bu yazıların, vefk yani cinlerle alakalı tılsım yazıları olduğu, gizli ilimlere aşina olan herkes tarafından anlaşılabiliyor. Tarihçiler de vefk meselesini iyi bilir. Dolayısıyla Tahsin Bey de muhtemelen bu yazıların vefk olduğunu tahmin etmiş ancak akademik ve resmi bir tarzda yazdığı kitabından dile getirmek istememiş olabilir.(?) Vefkler birçok farklı gizli alfabe ile yazılabilirler; buradaki ortak vefk karakterlerini ise hem kılıçta hem de kitabede görebiliyoruz.
 
Talut, Davut, Tabut (Sandık) ve Mehdi:
Bakara suresinin 247-251. ayetlerinde bir olay anlatılır ve bu olayın Kıyamete yakın zamanda ortaya çıkıp dünyaya adaletle hükmedecek mübarek bir kişi olan Mehdi’ye üstü kapalı şekilde işaret ettiği yorumlanır. Hz. Davut’un da içinde olduğu olay mealen şöyle anlatılır:
247. Peygamberleri onlara (İsrailoğullarına) “bilin ki Allah, Talut’u size hükümdar olarak gönderdi” dedi. Bunun üzerine “biz hükümdarlığa da layık olduğumuz hâlde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkanlar verilmemişken, o bize nasıl hükümdar olur?” dediler. “Allah sizin üzerinize onu seçti. İlimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” dedi.
248. Peygamberleri onlara “onun hükümdarlığının alameti Tabut’un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o tabutun içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükunet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir bakiye ‘kalıntı’ vardır” dedi.
249. Talut askerlerle beraber ayrılınca, “bilin ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir” dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve iman edenler beraberce ırmağı geçince “bugün bizim Calut’a ve askerlerine karşı koyacak hiçbir gücümüz yoktur” dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına iman eden nice az topluluk Allah’ın izniyle çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” dediler.
250. “Onlar (Tâlut’a itaat eden mü’minler) Câlut ile askerlerine karşı (savaşmak için) meydana çıktılar ve dediler ki; “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve ayaklarımızı sabit kıl ve kafir kavme karşı bize yardım et.”
251. “Onları Allah’ın izniyle hemen bozguna uğrattılar. Davut, Câlut’u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmeti verdi. Ve ona dilediğinden tam manasıyla öğretti. Allah’ın, insanların bazısını bazısıyla önlemeseydi, elbette yeryüzü fesada uğrardı. Fakat Allah alemlere lütufkardır.

Yukarıda mealleri aktarılan ayetlerden hareketle, bazı müfessirler tarafından “Mehdi’nin yardımcılarının sayısının, Talut ile beraber nehri geçenlerin sayısı kadar olacağı” söylenmiştir. Hatta bu söylem hadislere dayandırılmıştır. İlgili hadisler, Süleymaniye Kütüphanesinde el yazması bir kitap olan “El Kavlu’l Muhtasar, Fi Alameti’l Mehdiyyi’l Muntazar”da aktarılmaktadır. Mehdi ile ilgili en önemli kaynak kitap olarak kabul edilen bu kitabın Türkçe tercümesi, 1980’li yıllarda Dr. Suat Arusan tarafından yayınlanmıştı. Mehdi ile ilgili rivayetlerde, onun ‘Tabut’u yani Hz. Musa’nın Ahit Sandığını bulup çıkaracağı da aktarılır. Bu sandık M.Ö. 6. yüzyılda Yahudilerin yaşadığı Babil Sürgününden beri kayıptır. Kur’an’da Allah’ın bir ayeti olarak anılan sandık, Tevrat’ta da birçok kez anılır ve Yahudiler onun Ahir zamanda Mesih’in gelip bulacağına inanır.

Bakara suresinde anlatılan Talut ve Calut kıssası ile Topkapı Sarayı Müzesindeki kılıç ve kitabenin üzerindeki tasvirler aynı olaya dikkat çekmektedir. Ve kılıcın kitabesinde kılıcın Mehdi’ye teslim edileceği yazılıdır. Kitabedeki ilgili bölümler aşağıdaki gibidir.
Kitabe’nin alt kısmı
“ALİ buyuruyor ki; bu kılıcı ve levhayı Mısır’ın sahibi Melik Mukavkıs’ın hazinesinde buldum. Onda Süryanice ve İbranice olarak Hz. Davud’dan bir rivayet vardı. Buyuruyor ki; Calut bana düşmanlığa kalkıştığında Rabbimin bana öğrettiği şekilde bir kılıç ve ok yaptım. Ve galabeden sonra Allah beni muzaffer etti. Bu kılıcın alametlerinden biri şu ki; bir yüzünde elinde kılıç ve baş olan, diğer yüzünde de memleket kürsüsü üzerine oturmuş birer şahıs bulunuyor. O kesilmiş baş benim Calut’u katletmeme, kürsü üzerine oturan da Hz. Süleyman ve her şeyin üzerindeki hükmünü ifade ediyor. Bu mübarek kılıç Hz. Yusuf’a ulaşacak… Ondan sonra Hz. Zekeriya’ya sonra Hz. Yahya’ya sonra Hz. İsa’ya ulaşır. Sonra Hz. Muhammed’e arz olunur. Onun vefatından sonra Hz. Ebubekir’e ulaşır. Sonra oğlu Muhammed’e miras bırakır. Ali bin Ebu Talip, Muhammed’i Mısır’a vali tayin eder. Sonra vefat eder. Ve kılıç Hz. Yusuf’un hazinesine geri döner. Sonra hicretin 880. senesine kadar gizli kalır. Elif, Mısır’a intikal edecek. Osmanoğulları devleti tamama erdikten sonra Küffar Mehdi zamanına kadar mücahede edecek. Allah onlardan razı olsun. Sonra kılıç zamanın sahibi Mehdi’ye intikal edecek ve Hz İsa’ya vasıl olacak. Onunla tek gözlü münafık ibn-i siyat Deccal’ı katledecek. Allah ve Rasülü bunları gizli ilimlerden olarak bildirdi.”
 
Bakır kitabedeki gariplikler devam ediyor…
Kitabenin arka yüzünde Arapça bir metin yer almakta (Yukarıdaki resim) ve bu metinde anlatılanlar ilk bakışta çelişkili gibi görünen bilgiler içermektedir. Bir kısmı gerçeklemiş kehanetlerin yer aldığı metnin gizemi ise, cifir ilmiyle kriptolanmış bir gemi resminde düğümlenmektedir. Ama ondan önce, dikkatimizi çeken husus şudur ki; Hz. Davud’un kılıcının Hz. Yusuf’a ulaşacağının söylenmesinde bir gariplik vardır. Çünkü Hz. Yusuf, Hz. Davut’tan asırlar önce yaşayıp vefat etmişti. Nasıl oluyor da kılıç, Hz. Yusuf’tan sonra başka peygamberlere ulaşıp, bu sefer Yusuf’un hazinesine geri dönüyor. Sanki bir zaman sarmalından bahsediliyor. Osmanlının asırlarca muhafaza edip sakladığı bu kitabede verilen kronolojinin garipliği Osmanlılar tarafından hemen fark edilmiş olmalıydı çünkü Osmanlıda dini ilimler geleneği her zaman çok yaygın ve gelişmişti. Dolayısıyla bu garipliği fark etmemiş olmaları neredeyse imkânsız. Üstelik kitabede “Osmanlının tamama ermesinden”, yani devletin yıkılışından bahsediliyor. O zamanlar herhangi bir kimsenin böyle bir şeyi telaffuz etmesi dahi kelle kaybı ile sonuçlanırdı muhtemelen. Öyleyse tüm bunlara rağmen Osmanlı devleti neden asırlarca bu parçaları muhafaza edip korudu? O da gizemini koruyan ayrı bir soru.
Bakır levhanın arka yüzündeki Arapça metnin tercümesini bütün olarak aşağıda aktarıp yazımızı sonlandıralım:
 
KİTABEDEKİ ARAPÇA METNİNİN TERCÜMESİ
“Muvaffâkiyet ancak Allah’tandır. Ali buyuruyor ki: Bu kılıcı ve levhâyı Mısır’ın sâhibi Melik Mukavkıs’ın hazînesinde buldum. Onda Süryânice ve İbrânice olarak Dâvud’dan bir rivâyet vardı. (Hz. Dâvud) buyuruyor ki: Câlut bana düşmanlığa kalkıştığında, Rabbimin bana öğrettiği şekilde bir kılıç ve ok yaptım. Ve Allah bana nusret ve zafer nasip etti. Bu kılıcın alâmetlerinden biri de şudur ki: Bir yüzünde, elinde kılıç ve baş olan bir şahıs, diğer yüzünde de taht üstünde bir başka şahıs bulunuyor. O kesik baş Câlut’undur ki benim Câlut’u öldürmemi, tahtta oturan da Süleyman’ı ve her şeye hâkimiyetini remzediyor. Bu mübârek kılıç Yusuf’a ondan sonra da Melik Sancar’a intikâl edecek. Melik Sancar vefât ettiğinde mülkü istilâ edilecek. Ondan sonra Firavun gelecek ve Mısır’a hâkim olup zulmedecek. Allah ondan bu kılıcı gizleyecek. Kılıcı Firavun’un hanımı Âsiye bulacak. Ve Âsiye îmân edecek. Âsiye’den Hz. Musa’ya, O’ndan kardeşi Hârun’a, Hârun’dan Yûşâ’ya, ondan Melik Şem’un’a, sonra Melik Helbum’a, sonra Melik Melmum’a, Hubr’a, Ehram’a, Melik Defnu’ya, Melik Lahud’a, Melik Meymun’a, Melik Darut’a, Melik Melc’e, Melik Ranan’a, ve Melik Şid’e ulaşır. Daha sonra melikten meliğe, nihâyet Peygamber Zekeriyyâ ve Yahyâ’ya, geçer. Daha sonra da İsa’ya ulaşır. Sonra Nebî’ye arz olunur. Ve o da savaşlarda bu kılıcı kuşanır. Rasûlullah’ın vefâtından sonra kılıç, Hz. Ebû Bekir’e kalır. O da oğlu Muhammed’e mîras bırakır. Ali bin Ebû Tâlip, Muhammed bin Ebû Bekir’i Mısır’a vâli tâyin edince, kılıç da onunla beraber gider. Vefâtında da kılıç, Yusuf’unn hazînesine geri döner. Ali bin Ebû Tâlip buyuruyor ki: Dâvud’un hükmü burada sona erdi. Ve bu benim, Allah’ın ve Rasûlü’nün gizli ilimlerden bana ihsân buyurduğu cifir ile çıkarttıklarımdır. Ali bin Ebû Tâlip buyuruyor ki: Bu kılıcın üzerinde İbranice isimler ile “Âhiyyen şerâhiyyen, Edvenay, Asbavût, Eleşday” Necrânî olarak “Yâ Kâhir, Yâ Ze’l-batşiş Şedîd, Entellelezî lâ yutâku intikâmuhû” (Ey Kahreden, Ey intikâmına tâkat getirilemeyecek şekilde şiddetle yakalayan) yazılı idi. Sonra Ömer bin Akîl’e, sonra da Ahmed bin Tolun’a ulaşır bu kılıç. Sonra Muâviye, kılıcı istediğini ifâde eden bir mektup gönderir. Ahmed bin Tolun doğudan batıya cenk eder. Kılıç, Emevî ve Abbâsî devletleri ortadan kalkıncaya kadar batıdaki Fas şehrinde gizli kalır. Sonra kılıç Hâkim bi-emrilllâh’a kalır. O da bu kılıçla Mısır’ın sâhibi olur. Ve kılıç, Yusuf (AS)’ın hazînesine geri döner. Sonra mağrip devleti de yok olur. Ve bu kılıç Kalavun devletine, sonra da Melik Zâhir Baybars Sicî’ye kalır. Bu melik zamânında mecûsîler, Rasûlüllâh’ın kabrinde hırsızlık için süratle hazırlık yaparlar. Melik rüyâsında Nebî’yi görür. Rasûlüllah, mecûsîler hakkında bilgi verir ve kılıcın yerinden haberdâr eder. Melik uyanınca Yusuf Sıddîk’ın hazînesine girer. Mukaddes kılıcı bulur ve kuşanır. Sonra bir gece Nebî’ye gider. Mecûsîler onunla savaşırlar. Daha sonra Zâhir, Mısır’a geri döner ve nihâyetinde vefât eder. Kılıç da Yusuf’un hazînesine geri döner. Hicrî 880 senesine kadar da gizli kalır. Sâlihlerden bir zât rüyâsında Derfîl Kapısı’nda durduğunu görür. Kapının üstünde uyuyan Osmanlı askerleri fethe kâdir olamamaktadırlar. Lâkin aslı Rum olan Ahmed ismindeki bir adam bunu başarır ve kapıyı onlar için açar. Sabah olunca (rüyâyı gören) sâlih zât ve Ahmed (ismindeki zât) buluşurlar. (Sâlih zât) rüyâsını Ahmed isimli şahsa anlatır. Ahmed de: “Yâ şeyh, senin rüyânın tâbiri şudur ki: Osmanlı Devleti Mısır’a girecek ve ben de kapının açılışında orada bulunacağım” deyince Sâlih zât ona “doğru söyledin” der. Bahsedilen bu Ahmed isimli şahıs, Osmanlı askerinin Mısır’a gelmesi şeklinde tâbir ettiği rüyâdan sonra kendisi de bir rüyâ görür ve bu rüyâda “ayın yeryüzünde yürüdüğünü, kendisini de atına binmiş, ayla birlikte yürürken” görür. Akın eden Osmanlı askerleri de geçip gittikten sonra ikinci ve üçüncü ay gelir. Birinci ayın kalbinde mim harfi, ikincide bâ harfi, üçüncüde elif harfi gizlidir. (Daha sonra) Ahmed rüyâsında Hz. Ali’yi gördüğünü ve Hz. Ali’nin ona bakarak “Ey Ahmed” diye hitâp edip, Davud (AS) ın kendi yaptığı kılıcının yerini haber verdiğini ve şöyle devâm ettiğini söyler: “Allah sana kolaylık sağlayacaktır. Kuzeye Bafan’a git. Benî Asfar’ın çıkışı yaklaştı. Elif, Mısır’a intikâl edecek. Benî Asfar’ın çıkışı Osmanlılardan ilk ismi Baykünta olan bir hükümdar zamânında olacak. Benî Asfar’ı bu mübârek kılıçla katledecek. Ve bu savaş Rüsten diyârında olacak. Sonra Elif, Mısır’dan gelecek. Allah onlara nusret nasîp edecek. Sonra Mısır, Hicaz, Şam, Irakeyn, Fars, Rüşt, Benî Asfar diyarlarına, Efrenc diyârının yarısına mâlik olacak. Osmanoğulları devleti tamâma erdikten sonra, Mehdî (AS) zamanına kadar kâfirlerle mücâhede edecekler. Allah onlardan râzı olsun. Sonra bu kılıç, zamânın sâhibi Mehdî’ye intikâl edecek ve İsa (AS) da bu kılıçla tek gözlü Deccal olan münâfık ibni Siyat’ı öldürecek. Allah ve Rasûlü gizli ilimlerden bunları bana bildirdi. Gaybı ancak Allahü Teâlâ bilir. Hamd, bir olan Allah’a mahsustur. Efendimiz Muhammed’e, âile ve ashâbına salât ve selâm olsun.”

16 Mayıs 2017 Salı

Cin denen bir varlık var mıdır?


Cin denen bir varlık var mıdır?

Cinler Hakkında Merak Edilen 13 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!

Evet, Kuran-ı Kerim'de ''Cinn Suresi'' olarak isimlendirilen tam bir sure vardır. Bununla birlikte cinlerden Kuran-ı Kerim'de kırktan fazla yerde söz edilmiştir.
Cinlerin türleri nelerdir?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Ebu Salebe el-Huşeni, Resulullah (sav) 'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir; ''Cin üç kısımdır. Kanatları olup havada uçabilenler, yılan ve köpek olanlar, meskün ve göçebe olanlar''
Cinleri görmek mümkün mü?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Cinlerin insan şeklinde, kara köpek, akrep, deve, yılan, kara kedi ve siyah eşek şeklinde görülmeleri mümkündür.
Cinler en çok nerelerde bulunurlar?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Cinler daha çok hamam, müzik ve eğlence yerlerinde, içerisinde resim ve heykel bulunan ortamlarda bulunurlar.
Her evde cin bulunur mu?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Evet, hadislerde Der ki; '' Gerçekten bu evlerin yılanlardan olan sakinleri vardır. Onlardan birisini görürseniz çıkması için onu üç defa zorlayın. Giderse ne ala! Aksi halde onu öldürün. Çünkü onlar kafirdir!''
Cinler ölür mü?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Evet ölürler. İbni Abbas'tan gelen hadiste şöyle demiştir; '' Sen Hay'sın ölmezsin. Ama insanlar ve cinler ölümlüdür''
Cinler hangi maddeden yaratılmıştır?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Bizler balçıktan cinler ise hâlis ateşten yaratıldı.
İblis nedir?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Allah, Âdem (A.S)'a secde emrini verdiği zaman, secde etmeyen iblistir.
İblis; Cin tayfasındandır.
İblis, kâfir cinlerin başındadır. Ve tektir. Âdem (A.S)'a secde emrine karşı gelen de odur ve belli bir süreye kadar yaşayacağına dair Allah'tan söz almıştır.
Şeytan nedir?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Şeytan, iblise hizmet eden kâfir cinlerdir. İnsanları kandırmak asıl görevidir.
Cinler bizi sürekli görebilir mi?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Cinler insanlardan daha farklı bir boyutta yaşamakta, ancak insanları görüp izleyebilmekte, konuşmalarını dinleyebilmektedir.
İman eden cinler var mıdır?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Ayetlerde cinlerden bir kısmının Allah'a iman edip, hidayet yoluna uyduklarından bahsedilirken, bir kısmının da isyankar ve inkarcı olduklarından bahsedilir. Müslüman cinler Kuran okunurken dinlemektedirler:
Cinlerle görüşebilir miyiz?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Evet ama burada vurgulanması gereken önemli bir konu da insanların cinlerle ne şekilde görüşebileceğidir. Her ne kadar tam olarak açıklığa kavuşmuş olmasa da, günümüzde "cin çağırma" insanlar arasında yaygın bir uygulamadır. Çoğu insan hayatında bir ya da birkaç kez cin çağırmıştır. Özellikle gençler arasında bu, çok uygulanan bir yöntemdir. Bazı kişiler buna "kalp çağırma", bazıları da "ruh çağırma" gibi isimler verse de, aslında bu tarz ortamlarda gelenler hep cinlerdir. (Bazı durumlarda da ortamda bir cin olmamasına rağmen insanlar kendi kendilerini buna inandırırlar.)
Ancak bu cinler çoğunlukla iman etmemiş, dinsiz cinlerdir. Dinsiz cinlerin bunu yaparken amaçları ise muhtemelen insanları oyalamak ve onların boş vakit geçirmelerine sebep olmaktır. İnsanlar da bu cinlere aldanarak kendilerinin bir kazanç sağlayabileceğini, gayba dair haberler alabileceklerini zannetmektedirler.
Cinler ne yerler?
 
Cinler Hakkında Merak Edilen 14 Sorunun Akıl Almaz Yanıtları!
Cinler insan artıklarını yerler. Cinlerin yemekleri besmele çekilmeden yenen yemeklerdir. Ayrıca tezek ve kemikler de onların yiyecekleridir.